NasilFirma'ya Hoşgeldiniz!

Meyer-Landrut müjdeyi verdi: Türkiye ve Avrupa’nın ilk karbon negatif biyorafinerisi açılıyor

Dünya Gazetesi’nin AB Yeşil Mutabakatı temasıyla düzenlediği etkinlik, “Yeşil Mutabakat’a Uyum: Dönüşümün Neresindeyiz?” başlıklı webinar ile …

Meyer-Landrut müjdeyi verdi: Türkiye ve Avrupa’nın ilk karbon negatif biyorafinerisi açılıyor

Dünya Gazetesi’nin AB Yeşil Mutabakatı temasıyla düzenlediği etkinlik, “Yeşil Mutabakat’a Uyum: Dönüşümün Neresindeyiz?” başlıklı webinar ile devam etti.

İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Uluslararası İlişkiler Daire Başkanı Dr. Safa Uslu, Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mehmet Ergünal, İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Genel Sekreteri Dr. Çiğdem Nas, Türkiye Ekonomi Politikaları Vakfı (TEPAV) Kurucu Direktör Dr. Güven Sak ve Gazday Danışmanlık Genel Müdürü Mehmet Doğan’ın yer aldığı hibrit webinarda önemli mesajlar verildi.

İlk karbon negatif biyorafinerisi açılıyor

Etkinlikte AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut önemli bir müjdeyi de verdi. Meyer-Landrut, Boğaziçi Üniversitesi İstanbul Mikroyosun Biyoteknolojileri Araştırma ve Geliştirme Birimi tarafından yürütülen ve Avrupa’nın negatif karbon etkisine sahip ilk biyorafineri projesinin bugün açılacağını açıkladı. Meyer-Landrut, öğleden sonra proje için Boğaziçi Ünivesitesi’nde olacağını duyurdu.

Avrupa Birliği’nin finanse ettiği projenin Avrupa ve Türkiye’deki ilk karbon negatif biyorafineri olduğunu kaydeden Meyer-Landrut, biyorafineride hem deniz hem de tatlı sulardaki alglar gibi çok geniş portfolyoda ürünlerin rafine edileceğini belirtti. Meyer-Landrut, yeşil dönüşümün çevresinde gelişen bu tip projelerin son derece önemli oluğunu ve gelecekte desteklemek istediklerini vurguladı.

Paris Anlaşması

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, konuşmasında Paris Anlaşmanın onaylanmasının özel sektör, kamu ve Avrupa Birliği’nin gündemlerini aynı yere taşıdığını belirterek, “İş dünyasının ve enerji sektörünün öngörülebilir bir sistem kurulması gerektiğine dair söylediklerine katılıyorum. Aktörler kimler olacak, fiyatlandırma nasıl olacak, finansman nasıl sağlanacak ki yatırımlar doğru şekilde yapılabilsin. Bu değer zincirinin bir parçası olarak bunun Türkiye’de de yapılması önemli” ifadelerini kullandı.

Meyer-Landrut, AB’nin Türkiye’yi desteklemeye devam edeceğini ve bunu farklı araçlarla geliştireceğini ifade etti. Landrut, Türkiye’nin Dijital Avrupa ve yüksek bütçeli bir proje olan Avrupa Birliği Araştırma Programı’nın bir parçası olduğunu belirtti.

Küresel finans kuruluşlarının sürdürülebilir ve somut sonuçları olan program ve projeleri desteklemeye niyetli olduklarını ifade eden Meyer-Landrut, “Dünya Bankası, EBRD, Almanya ve Fransa’daki ulusal ajanslar ile diğer finans kuruluşları Türkiye’nin yeşil dönüşümüne yatırım yapmak istiyorlar” dedi.



CANLI YAYINDAN NOTLAR

Nikolaus Meyer Landrut: Dün TBMM’de Paris Anlaşması’nın onaylanacağını Sayın Cumhurbaşkanı daha önce ilan etmişti, dün TBMM’de onaylandı. Bu gelişmeler çok sevindirici.Önümüzdeki birkaç yıl çok kritik, 2030’a kadar emisyonları %55 azaltmak istiyorsak bugün harekete geçmemiz gerekiyor. 55’e Uyum paketi, Avrupa’nın üzerinde çalıştığı bu kilit öneme sahip bir paket. Karbon salımları fiyatlandırılacak ve salımların azaltılması için çekici teşvikler sağlanacak.Herkes bu salım azaltma hedefine katkı sağlamak isteyecek. Amacımız dünya çapında iyi bir karbon sistemi kurmak, bu nedenle karbon emisyon ticareti sistemi ile sürece başladık. Sınırda karbon düzenlemesi için belli sektörler seçildi, enerji üretimi, çelik, çimton, gübre gibi alanlar belirlendi. Bu sektörlerde çıktı çok yüksek. Karbon fiyatlaması Avrupa’daki fiyatlama ile bağlantılı olacak. Karbondioksit fiyatlaması Türkiye’de Avurpa’ya kıyasla daha düşükse , o zaman sınırda karbon düzenlemesi gündeme gelecek.

Erdal Bahçıvan: Paris İklim Anlaşması’nın dün gece TBMM’de onaylanması çok önemli bir gelişme. Dünyadaki tüm ülkelerin benimsediği yol haritasına Türkiye de katkıda bulunduğunu dün akşam göstermiş oldu, artık dönüşü olmayan bir yola girdiğimizi görüyoruz.Sanayiciler olarak kendi işlerimiz kadar insanlık üzerindeki sorumluluklarımız çerçevesinde sürdürülebilirlik konusunda öncü bir rol oynamayı hedefliyoruz. Biz de konuyu hem öğreniyoruz, hem de öğretmeye çalışıyoruz. Şu anda daha işin başındayız, farkındalık noktasında sanayicilermizde de ciddi bir ilgi oluşmaya başladı.Güçlü ihracat yapısı olan bir sanayimiz var, özellikle AB’den gelen rüzgar bizim sanayicimizi de sürdürülebilirlik temalı bir üretim anlayışına dönüştürmede önemli bir rol oynuyor. Bu yıl Aralık ayında biz de kongremizi sürdürülebilirlik teması ile yapacağız.

Mehmet Ergünal: 55’e Uyum paketi çok kapsamlı hususları içeriyor, biz Ticaret Bakanlığı olarak küresel rekabetçilik ve Türkiye’nin değer zincirlerindeki mevcudiyetini devam ettirmesine büyük önem veriyoruz. AB bizim için büyük önem arzeden bir pazar. AB ile derin bir entegrasyon sağladık, Gümrük Birliği çok ötesinde bir özel sektör işbirliğimiz var. AB ile birlikte ülkemizde üretim yapıyoruz, üretilenleri de hem dünyaya hem AB’ye sunuyoruz.Biz Yeşil Mutabakat’ı AB ile ortaklık ilişkimizin bir uzantısı olarak görüyoruz. 55’e Uyum paketi açıklandıktan hemen sonra biz de kendi Eylem Planı’mızı açıkladık. Sınırda karbon düzenlemesi kapsamında öncelikle 5 sektörden bahsediliyor ama daha sonra bunun daha da genişleyeceğini göreceğiz. Paketin etkileri sanayi sektörleri ile de sınırlı olmayacak. İnşaat projelerimizin önemli girdileri öncelikle açıklanan 5 sektörü ilgilendiriyor. Ulaştırma ve hizmet sektörlerine de sınırda karbon düzenlemelerinin yansımaları olacağını göreceğiz. Birtakım tehditlerin ve fırsatların Türkiye’nin önüne konulacağını göreceğiz.Ortada ciddi bir vergi yükünün sözkonusu olacağını görüyoruz. Çelik sektörünün çok ciddi bir adaptasyona ihtiyacı olduğu görünüyor. Sadece çelik için değil, tüm sektörler için ucuz ve temiz enerji temini önemli olacak. En kritik konu ucuz ve temiz enerjiyi sektörlerimize nasıl aktarabiliriz. Diğer bir önemli konuda yeşil teknolojilere erişim olacak. Tüm sektörlerin bu sürece adapte olması lazım, bizim buradaki açığımız teknoloji. Sanayi Bakanlığı bu alanda yerli teknolojilerin altyapısını temin etmeye çalışıyor. Tüm bunlar finansman olmadan yapılamaz, Türkiye’nin ciddi bir finansman açığı da söz konusu. Bu dönüşüm maliyetli bir dönüşüm. Bunlar tehdit olarak görülüyor ama önümüzde çok önemli fırsatlar da var. AB ile Gümrük Birliği’nden kaynaklanan çok özel bir ilişkimiz var. Karbon salımlı nakliye yakın zamanda sona ereceği düşünülüyor, elektrikli araçlar ve hidrojenli araçlarla bunun yapılması bekleniyor. Nakliye sektörünün de buna adapte olması gerekiyor.Deniz ulaştırmasındaki hedef de yine karbonsuz ve kükürtsüz ulaşım modeli oluşturmak. Bunun teknolojik altyapısı için gemi inşaat sanayimizin aktif arge projelerine girdiğini göreceğiz.Bu konu Türkiye açısından en az tehdit olarak değerlendirilecek husustur. Türkiye Eylem Planı’nda önemli bir bölüm sınırda karbon düzenlemesine uyum konusundadır.

Dr. Safa Uslu: Paris Anlaşması’nın dijital dönüşümle birlikte yapılabileceği artık her yerde konuşuluyor. Şimdi arz güvenliğinin çok önemli olduğu bir döneme geldik. Hepimiz biliyoruz ki enerji arz güvenliğini sadece yeşil enerji ile sağlayabilen bir ülke şu anda dünyada yok. Şu anda iklim krizi nedeniyle hidroelektirik santrallerimizi de çok kullanamıyoruz.Dijitalin en önemli yapıtaşı burada veri paylaşımı, veri transferi; bunların henüz dünyada tam bir tanımı yapılabilmiş değil. Veri paylaşımı konusu çok önemli, ülkemiz için kırmızı çizgiler de var ama hepsi eşzamanlı yürümeli ki biz Yeşil Mutabakat’ı tam olarak uygulayalım. Dijital dönüşüm, Yeşil Mutabakat’la birlikte mutlaka Türkiye’de de olacak.

Dr. Güven Sak: Herhalde Glasgow toplantısından sonra Türkiye’nin hangi noktada olduğu daha somutlaşacak. Türkiye’nin sınırda karbon düzenlemesine uyumu açısından emisyon ticaret sistemini nasıl tasarladığımız önemli ve bunu bir an önce tasarlamamız son derece mühim olacak. 30 yıl sonrasına baktığımızda dünyada Türkiye ve Çin gibi pek çok yüksek gelirli ülke olacak, dünyanın sürdürülebilirliğini sağlamak için de bugünden önlem almamız gerekiyor. Şimdi ilk adımlar yerine oturduğuna göre, bundan sonra adil geçişin nasıl olacağını tartışmamız ve bu konuya odaklanmamız gerekiyor. Tüm paydaşların tartışma sürecinin içinde olmasına özen göstermeliyiz, bu geçiş sürecini sağlıklı bir şekilde yönetmemiz gerekiyor. Bu, sermaye yoğun bir dönüşüm süreci olacak. Yabancı sermaye dahil finansmanın nasıl sağlanacağı konusu üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Şimdi bence Türkiye’de de harekete geçme zamanı çünkü 55’e Uyum paketi aslında iklim değişikliği sürecinin harekete geçmesi anlamına geliyor. Biz de somut hedefler koyup yeni kilometre taşları oluşturacağız diye düşünüyorum.

Dr. Çiğdem Nas: Bu süreç tek bir merkezden talimatla yürütülecek bir süreç değil. Pek çok farklı kurumun kamuyla birlikte hareket etmesi ve koordine edilmesi gerekiyor. Bu, tüm tedarik zincirini ilgilendiren bir konu; değişimin tüm aktörleri ve sektörleri içermesi gerekiyor.Sivil toplum bu konuda kamuoyunda bir bilinç oluşturmalı, yeşil dönüşüm konusunda biz bir farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Bir yerden sonra bu da yeterli olmuyor. Bunun adil bir dönüşüm olmasını nasıl sağlanabilir, sektörlerin buna nasıl adapte olacağı ile ilgili politikalar, öneriler üretilmeli. Karar alıcıların iş dünyası ile işbirliği içinde bu süreci yürütmesi gerekiyor.

Mehmet Doğan: Öncelikle hedefimizi doğru belirlememiz lazım, karbon azaltma hedeflerini şeffaf şekilde kamuoyu ile paylaşmalıyız. Emisyon ticaret sistemini hemen devreye almamız gerek. Türkiye’de emisyonları yabancı şirketler hesaplıyorlar ama henüz ortada bir prosedür yok.Avrupalı şirketlerde de kafa karışıklığı var, Türkiye’deki üreticilere sınırda karbon düzenlemesi konusunda farklı şeyler söylüyorlar. Bizim de mal aldığımız ülkeler var, onlara da bizim karbon vergisi uygulamamız lazım. Şirketler zor durumda, işleri kolay değil. Avrupalı şirketler başka birşey istiyor, Türkiye’de prosedürler mevcut değil. Doğru adımları doğru zamana yaymak lazım, 2053 bir hedefse o hedefe nasıl varacağımızı bir strateji ile bugünden belirlememiz lazım.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ